Sunday, June 26, 2016

4-14 Yaş Çocuklar İçin Yaz Atölyeleri


Yaz tatilini şehirde geçirecek çocuklar için hazırladığımız eğlenceli yaz atölyelerini gördünüz mü?
Sizlere klasik yaz okulu programından biraz daha farklı seçenekler sunuyoruz. Hazırladığımız atölyelerden seçiminizi yaparak kendi programınızı kendiniz oluşturabileceksiniz.
Fun with English'de her gün farklı bir hikaye, bir animasyon veya şarkı ile başlayıp katılımcılarımızın okuma, yazma, dinleme ve konuşma becerilerini geliştirmelerini hedefliyoruz. Yaptığımız her atölye birbirinden bağımsız ve farklı olacak.
Matematik oyunları ile ise matematiğin hayatımızın içinde var olduğunu görmelerini sağlayıp, korkularını yenmelerini sağlamak istiyoruz. Matematiğin eğlenceli olduğunu görüp, bir sonraki yıla daha iddalı gireceklerini düşünüyoruz.
Hikayedeki Çocuklar ise birlikte her gün yeni bir kitap, bir macera olacak. Birlikte okuyup, yazıp, konuşacağız. Her kitap için farklı bir yaratıcı etkinlik de ayrıca planlandı.
Yarım gün olarak planladığımız ilk yaz atölyelerimize katılacak çocuklarımızı bekliyoruz.



Saturday, June 18, 2016

ÇOCUKLAR OYUN OYNAMAYI BİLİYOR. PEKİ BİZ ?




Oyun, çocuğun sosyal, bilişsel, motor ve dil becerilerini geliştiren temel hak ve ihtiyaçlarındandır.
Oyun oynayan çocukları izlediğimizde çeşitli nesneleri  hayal güçlerini kullanarak bambaşka boyutlarda değerlendirdiklerini, ortaya çıkan problemleri değişik yollar deneyerek çözmeye çalıştıklarını, duygularını anlatmayı ve anlamayı keşfettiklerini, kurallara uyma, bekleme, izleme, takip etme, sıra alma gibi davranışları doğal bir şekilde ortaya çıkartabildiklerini görürüz.

Çocukların hepsi oyun konusunda ustalaşmış sanatçılardır. Peki biz oyun oynamayı biliyor muyuz?  Yazıyı okumadan önce bu soruyu kendinize sorun ve nasıl oynadığınızı bir düşünün. Cevaplar bittiyse başlıyoruz.

Çocuklarla oyun oynadığımız sırada öğretme kaygısı ile bilgi depolamaya çalışmamız (Bu ne? Hangi renk? Kaç teker var? gibi soruları peş peşe sormak), çocuğa harekete geçmesi için yeterli zamanı vermemek  çocuğun oyundan ve sizden kopmasına neden olacaktır. Oyun doğal bir öğrenme sürecidir.

Biz yetişkinler oyuna nasıl katılabiliriz? Bu konuda birkaç ipucu:



·     Çocukla yüz yüze ve aynı hizada olmak etkili iletişim için önemli bir püf nokta.

  • Çocuğu izleyin. Temposuna uygun davranmaya çalışıp, çok hızlı olup deneme fırsatlarını elinden almamaya çalışın.
  • Çocuğu taklit edin, seçtiği oyuncaklar ile onun gibi oynayın. Bir logoyu alıp araba gibi kullanıyorsa aynısını siz de yapın.
  • Çocuğa sürekli soru sorup, yönerge vermeyin. Bu ne? Bebeği sevelim. Hadi arabayı sür gibi soru ve yönlendirmeler çocuğun oyun dünyasını istediği gibi  kurgulamasını engeller.
  • Çocuk için seçtiğiniz oyun ve oyuncakların çocuğun gelişimine ve yaşına uygun olduğuna emin olun.
  • Oyun alanı ya da oyuncak olmadan da oynayın. Kendi çocukluğunuzdan  bildiğiniz parmak oyunları ya da şarkıları kullanabilirsiniz.
  • Çocukla oyun oynarken ses tonunuzda değişikler yaparak çocuğun ilgisini aktif tutabilirsiniz.
  • Çocuğun yanlış kelime kullanması durumunda çocuğa cevap verin. Siz iletişime odaklanın. Çocuğu kelime ve cümleleri doğru kullanması  için o an zorlamak motivasyonunu kıracaktır. (Doğru ses, kelime kullanımı için ya da başka bir konuşma bozukluğu varsa bunun üzerinde durulmayacağı anlamına gelmiyor.)
  • Çocukla oynarken donuk  olmayın izlediğiniz, beklediğinizi jest ve mimikleriniz ile belli edin.
  • Çocuğunuzun seçim yapmasına ve sevdiği oyunlarını tekrar etmesine izin verin. İlgisi olduğu ve hoşlandığı şeyleri yaparken üzerine yeni beceriler kattığını görmüş olursunuz.
  •  

Size *ETEÇOM stratejilerinden yola çıkarak , kendi fikir ve görüşlerim ile nasıl  oyun oynayabilirizin cevabını vermeye çalıştım.  Bu ipuçlarını özel gereksinimleri olan çocuklar ve normal gelişim gösteren çocuklar için de kullanabilirsiniz.

Keyifli oyunlar!


*ETEÇOM: Etkileşim Temelli Erken Çocuklukta Müdahale Programı

Yazan: 
Okul Önc. Eğ. Ve Ögr. Ögretmeni 

Wednesday, June 15, 2016

O ÇOCUK PROJE DEĞİL




‘’Büyükler boa yılanlarını içten ve dıştan gösteren resimleri bir yana bırakıp tarih, coğrafya, aritmetik ve dilbilgisiyle ilgilenmemi öğütlediler.’’
Küçük Prens, Antoine de Saint-Exupéry

Hazır okullar kapanıyorken samimi bir şekilde içimi dökmek istedim. Belki bu okuyacağımız satırlar çocukların sadece çocuk olduğunu, minyatür yetişkinler olmadığını hatırlamamızı sağlar.

Eminim hepimiz sevdiklerimizin başarılı, sağlıklı, mutlu olmasını isteriz. Ancak son zamanlarda ne kadar mutlu olduğuna değil ne kadar başarılı olduğuna odaklanır olduk. Buna kendimiz de dahil. Biz yetişkinler  çağımız gereği hızlı, sistemli, kurallı saat ve takvimleri takip ederek yaşıyoruz. Çalışma hayatımızdan arta kalan üç dört saat içinde sıkıştırılmış anlar yaşıyoruz. Bu tempodan şikayetçi olup aynı tempoyu çocuklara yaşatıyoruz. Planlayarak ya da planlamayarak çocukları da bu tempoya maruz bırakıyoruz; çünkü aklımızda projelenmiş ve gelecekte görmek istediğimiz bir yetişkin var.

Çocuklara kurs tercihleri sıralıyoruz; ama oyun oynamak ister misin diye sormuyoruz. Karne günü karnesine bakmadan önce sıkıca sarılıp öpmüyoruz. Karnelerini alıyoruz şöyle bir gözden geçirip iyi ama daha iyi olabilirsin bile diyebiliyoruz.  Çocuk ve çocuk ruhuna haksızlık ediyoruz.  Bence çocuk önce mutlu olmalı. Mutlu olan çocuk zaten başarıyı da yakalar. Başarılı olmak her konu ve derste iyi puan almak demek değil tabii ki öyle bir şeyin mümkün olamayacağını okul yıllarından hatırlamış olmamız gerek. Yoksa unuttuk mu? Bence unuttuk...

Bu yaz tatili için bütün çocuklara oyun oynamaktan ve gülmekten al al olmuş yüzler diliyorum. Herkese iyi tatiller!

Yazan:
Okul Önc. Eğ. Ve Ögr. Ögretmeni